ŞIRNAK VALİLİĞİ MAKAMINA SUNULAN ZARAR TESPİT KOMİSYONU HAKKINDAKİ RAPORUMUZ
Tarih: 18.01.2023| Okunma Sayısı: 623

SAYIN VALİM,

 

ŞIRNAK ZARAR TESPİT KOMİSYONU TARAFINDAN

HALİ HAZIRDA UYGULANAN BİRİM FİYATLAR :

KURU TARLA : 108 TL/dekar

SULU TARLA : 256 TL/dekar

KARIŞIK MEYVE AĞAÇLARI : 64 TL/dekar

FISTIK : 151 TL/Adet

BADEM : 154 TL/Adet

CEVİZ : 246 TL/Adet

ÜZÜM : 4,59 TL/Kök Başına

 

KANUN VE İÇTİHATLAR GEREĞİ OLMASI GEREKEN BİRİM FİYATLAR :

 

5233 Sayılı yasanın 8.maddesi “... arazi zararlarının kamulaştırma kanununun 11.maddesine göre tespit edileceğini…” yazmıştır.

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. Maddesi f bendi “..arazilerin yıl bazında getireceği “NET GELİR” yöntemine göre bedellendirileceğini..” yazmıştır.

 

NET GELİR YÖNTEMİ: Arazinin vasfı (kuru, sulu, bağ, bahçe) belirlendikten sonra İl Tarım Müdürlüğünün ürün verileri de baz alınarak dekar başına elde edilen yıllık üretim miktarının ürün fiyatı ile çarpılması (örneğin SULU tabanda buğday bitkisi dekar başına 500 kg ürün veriyorsa 2021 buğday fiyatının kg başına 2.5-TL olduğu da düşünüldüğünde 500x2.5=1.250,00-TL+300-TL saman geliri ilave edilerek 1.550,00-TL) sonucu brüt geliri buluyoruz. Uygulamada üretim maliyetinin (mazot, gübre, çapalama, hasat, işçilik vs) 565-TL olduğu varsayılmaktadır. Buna göre yukardaki örnekten gidersek, 

dekar başına düşen net gelir SULU tabanda buğday bitkisi için 1.550-565=985,00-TL’dir.

 

Ancak dosyalarda hesaplama 2023 yılının resmi fiyatlarına göre yapılmalıdır. 

 

A-) KURU-SULU TABANA GÖRE GELİR HESABI 

 

2021 yılı itibariyle Silopi İlçe Tarım Müdürlüğünden alınan tabloya göre SULU tabanda  dekar başına NET GELİR; 

Buğday 985- TL/dekar 

Arpa 452- TL/dekar 

Pamuk 3.743-TL/dekar, 

Mısır 1.725-TL/ dekar, 

Yer fıstığı 1.682- TL/dekar

Üzüm 1.730- TL/dekar

Nar 2.745- TL/dekar’dır. 

Bu 7 ürünün ORTALAMA NET GELİRİ, dekar başına 1.866-TL’dir. 

 

2021 yılı itibariyle Silopi İlçe Tarım Müdürlüğünden alınan tabloya göre KURU tabanda  dekar başına NET GELİR; 

Buğday 221- TL/dekar 

Arpa 182- TL/dekar 

Mercimek 628- TL/dekar 

Nohut 437- TL/dekar 

Kavun 695 TL/dekar 

 

Bu 5 ürünün ORTALAMA NET GELİRİ dekar başına 432-TL’dir. 

 

(EK:1 Silopi İlçe Tarım Müdürlüğünden alınan 2021 yılı KURU-SULU gelir gider tabloları) 

 

(EK:2  Şırnak İl Tarım Müdürlüğünden alınan 2020-2021 KURU-SULU tarım arazilerine ait gelir-gider tablosu) 

 

İlimizde kurulu bulunan Şırnak, Cizre, Silopi, Uludere, İdil Asliye Hukuk Mahkemelerinin 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. Maddesi f bendinin uygulanmasına ilişkin olarak Ziraatçı Bilirkişi Kurullarına aldırdıkları raporlar hep bu şekilde olup, Yargıtay İçtihatları da bunu emretmektedir. (EK:3 Mahkemelere sunulan 4 adet bilirkişi raporu)

 

B-) MEYVE AĞACI DURUMUNA GÖRE GELİR HESABI 

 

 İlimizde her türlü şiddet ve güvenlik olayları sebebiyle boşalmış bulunan köylerin büyük çoğunluğu dağlık alanlarda ya da dağa yakın alanlarda olup bu köylerin büyük çoğunluğu dolu iken meyvecilik faaliyetleri önemli geçim kaynaklarından biriydi. 

 

T.C. Tarım Bakanlığı’nın internet sitesinden temin edilen tarım arazilerinin korunması, kullanılması ve planlanmasına dair uygulama talimatının 2.ekindeki “Dikili Tarım Arazileri” başlıklı 3.maddesi, Dekar başına varsayılan ağaç adetleri yazılmıştır. (EK:4)

 

Ayrıca yine Tarım Bakanlığının 2021 üretim yılı bitkisel üretim destekleme uygulamaları talimatının 2.ekinde “Dikim Normu Tablosu” adı altında desteklemeye esas ağaç sayıları bildirilmiştir. (Ek:5) 

 

Bu tablolara göre, 

örneğin

Elma ağacının 1 dekara düşen adet sayısı 50-57 adet arasıdır. 

Fıstık kuru koşullarda 20-23 adet arasıdır. 

Badem kuru koşullarda 27-30 adet arasıdır. 

 Ceviz dekara 10-20 arası adettir. 

BAĞ: dekara 143-200 adet arasıdır. 

Zeytin: Dekara 28-50 adet arasıdır. 

Nar: Dekara 40-50 adet arasıdır. 

 

C-) KURU-SULU AYRIMI ÖLÇÜTÜ: 

     5233 Sayılı yasanın amacı başvurucunun var ise gerçek zararını tespit etmek, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına göre ödeme yapmaktır. Buna göre tapu kayıtlarına bakılmaksızın fiili duruma göre sulanabilen araziyi tespit edip sonuca göre işlem yapmaktır. Sulu araziyi tanımlayan 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu 3.Madde j) bendi ‘’Sulu tarım arazisi: Tarımı yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı arazileri’’ olarak tarif etmiştir. Ayrıca kamulaştırma davalarına bakan Yargıtay 5.Hukuk Dairesi ve 18.Hukuk Dairesi kararları da bu yöndedir.(EK 6:2 Adet 18.Hukuk Dairesi ve 1 Adet 5.Hukuk Dairesi D içtihadı)

   Diğer bütün kurumlarda da işlemler bu minvalde yapılmaktadır. Örnek olması bakımından Silopi İlçesi Bostancı Köyünün tamamı kadastroda kuru arazi olarak tescil edilmiştir. Tüm tapuları kuru tarla olarak yazılan köyde fiilen sulanabilme olanakları gözetilerek köyün tamamına yakını sulu taban olarak değerlendirilmekte ve çiftçilere İl Tarım Müdürlüğünce sulu ÇKS desteği sunulmaktadır.(EK 7,Bostancı Köyü 228 parsel sayılı taşınmaz ve tabi tutulduğu sulu ÇKS yi gösteren belgeler)

 Kadastro geçmiş olsun ya da olmasın başvuruya konu yerlerde fiili sulama olanaklarına bakılmalı, mevcut dere yataklarının ve su kaynağı güzergâhlarının araziye göre kot farkları irdelenmeli, yüzeyde var ise köylünün kullandığı arklara bakılmalı gerekir ise eski hava fotoğraflarından da yararlanılmalıdır.

 

D-KADASTRO GEÇMİŞ YERLERDE SALT TAPU KAYITLARINA GÖRE İŞLEM YAPILMASI, VATANDAŞLARIN MAĞDURİYETLERİNE SEBEP VEREBİLİR: 

Çoğu zaman köylülerin kendi aralarında tapuya gitmeden haricen yaptıkları karşılıklı arazi satışları ve arazi başkası adına kayıtlı olduğu halde başvurucunun uzun yıllara dair fiili kullanımı, yerleşim yeri dolu olsa bu kullanımın bu şekil devam edecek olması 5233 sayılı yasa anlamında başvurucunun hak kazandığının kabulü için gereklidir.

   Kadastro Kanunu 13/B maddesi ‘’ B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatleri halinde zilyet adına,

b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit olunur demektedir. Dolayısıyla salt tapu kayıtlarına göre işlem tesisi mevcut sosyolojik yapı da gözetildiğinde mağduriyetlere yol açacaktır.(EK 8 İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü,14.05.2008 gün 3249 sayılı görüş yazıları, Şırnak ZTK uygulamaları uzun yıllar boyunca bu görüş doğrultusunda gerçekleştirilmiştir)

 

E-DAVALI YERLER

 İlimizin birçok yerinde kadastro çalışmaları daha yeni yapılabilmiştir. Bir kısım davalı yerlerin ödemelerinin mahkemesince hüküm verilinceye kadar geri bırakılması 5233 Sayılı yasanın amacına ters düşecektir.5233 Sayılı yasanın temel amacı zarara uğrayan kişinin zararını tespit etmektir. Vatandaş adına kadastroca yapılan çoğu tespite orman idaresinin dava açması sebebiyle anılan yerlerin davalı hale gelmesi, kadastroca tanzim edilen tapulama tutanaklarında arazinin tasarruf geçmişine ayrıntılı atıf yapılarak ve diğer belge ve bilgilere dayanılarak vatandaş adına tespit yapıldığı bildirilmektedir. Bu tutanaklarda malik sıfatıyla zilyedin kim olduğu açıkça yazılmaktadır. Hak sahibi devlet kurumlarınca açıkça tespit edilmiş olmasına karşın salt işin davalı olması sebebiyle ödemelerin ne zaman biteceği belli olmayan yargılama sonuna bırakılması büyük mağduriyetlere sebep olacaktır. Danıştay davalı yerler ile ilgili  bir karar verilmesi için kadastro mahkemesinin kararının beklenmesine gerek olmadığına hükmetmiştir.(Ek9;Danıştay İdari Dava Daireleri Genel KuruluEsasNo:2021/778,KararNo:2022/642,sayılı ilamı).Komisyonun zilyede ödeme yapması ve daha sonra buraların başkaca bir kişi adına tapuya tescil edilmesi ve adına tescil yapılan kişinin talep etmesi durumunda bu şahsın zilyedi dava edebileceği, komisyona sorumluluk yüklenmeyeceği de yasa ve içtihat gereğidir.EK:10,Danıştay 15 Daire,2015/5686 Esas ve 2018/1423 Karar)

 

F-ORMAN, MERA VS. SAHASI İÇİNDE KALMIŞ OLAN ALANLARIN ZARAR HESABINA KATILMASI

5233 Sayılı yasaya göre kurulan komisyonların amacı geçmişe yönelik araştırma yapmak suretiyle başvurucunun varsa gerçek zararını tespit edip sonuca göre işlem yapmaktır. Çoğu köy boşaldığı tarihte kadastro görmemiş olması ve vatandaşların çoğu arazide mülkiyet duygusuyla tasarruf yapması, kadastro çalışmalarının yeni yapılması, yapılan çalışmalarda arazinin uzun yıllar işlemsiz kalması sebebiyle hali ve ham niteliğe kavuşması bu sebeplerden çoğu vakit bahsedilen yerlerin ham toprak orman vasfıyla hazine adına tespit görmesi büyük ölçüde vatandaşın mağduriyetine sebep olmaktadır. Yapılacak iş köy dolu iken bahsedilen yerlerin hem başvurucu vatandaş tarafından hem de devlet birimlerince nasıl bir işleme tabi tutulduğunun açıkça tespit edilmesi için geçmişe yönelik ayrıntılı çalışma yapılarak her türlü belge ve bilgi ile ortaya konulması gerekmektedir.

Emsal olması bakımından Ek 11 de Danıştay 15.idari Dairenin 2015/6747  Esas ve 2018/7590 Karar Sayılı ilamı, ile Ek 12 de Danıştay 10.Dava Dairesi 2020/5951 Esas 2021/3725 Karar sayılı ilamları sunulmuştur.

 

G- ANAYASA  MAHKEMESİNİN 2021/11655 E ve 28.07.2022 K TARİHLİ HAK İHLALİ KARARINDAN SONRA ‘’MUVAFAKAT‘’KONUSUNUN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİNDE ZORUNLULUK VARDIR

         Bahsedilen Anayasa Mahkemesi kararından sonra zararın devam ettiği köylerde süre kısıtı artık ortadan kaldırılmış bulunduğundan, süreyi canlandırmak adına başvurucuların dolaylama yapmasını engellemek adına ortaya konan muvafakat sorunun pratik bir önemi de kalmadığından komisyon önüne gelecek olaylarda mükerrer ödemeye mahal vermemek kaydıyla Anayasa Mahkemesi kararı da dikkate alınarak taleplerin değerlendirilmesi, gerekmektedir.

 

H- ANAYASA  MAHKEMESİNİN 2021/11655 E ve 28.07.2022 K TARİHLİ HAK İHLALİ KARARINDAN SONRA DEVAM EDEN ZARARLARDA UYGULAMANIN ZARARIN BAŞLANGICINDAN BAŞLAYARAK KARAR GÜNÜ TARİHİNE KADAR YAPILMASINDA  “ZORUNLULUK” VARDIR:

            Bahsedilen Anayasa Mahkemesi kararından sonra zararın devam ettiği köylerde süre kısıtı artık ortadan kaldırılmış bulunduğundan zarar hesabının köyün boşaldığı tarihten karar günü tarihine kadar geçen süreye göre yapılması gerekmektedir. Uygulamada devam eden zararlarda yasa ve içtihat gerekleri göz ardı edilerek 2018 yılına kadar uygulama yapılmaktadır.

 

I-ETAP DIŞI DOSYALARINDA UYGULANAN M2 BİRİM FİYATLARI ENFLASYON KOŞULLARI KARŞISINDA SON DERECE DÜŞÜK KALMAKTADIR.

 

İ-TERÖR SUÇLARINDAN ADLİ SİCİL KAYDININ BULUNMASI ÖDEME YAPILMAMASI İÇİN TEK BAŞINA YETERLİ BİR ÖLÇÜ DEĞİLDİR

Uygulamada başvurucunun Terörle Mücadele Yasası kapsamında adli sicili ya da devam eden bir soruşturması var ise başkaca bir şeye bakılmadan başvurucuya ödeme yapılmamaktadır. Oysa olay doğru şekilde irdelenerek; şahsın bizzat sabıkaya ya da soruşturmaya esas eylemi ile zarar verici olaya iştirak edip etmediğinin tahlil edilmesi ve sonuca göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi;2019/29794 Numaralı ve 17.11.2022 tarih sayılı içtihadı ile şahsın salt TMK kapsamında adli sicil kaydının bulunmasının ödeme önünde engel teşkil etmediğini, aksine uygulamanın hak ihlaline yol açtığına hükmetmiştir.(Ek 13 Anayasa Mahkemesinin 2019/29794 Numaralı ve 17.11.2022 tarih sayılı içtihadı)

 

J-İŞTİRAK HALİNDE (ELBİRLİĞİ)MÜLKİYETTE MİRASÇILARDAN BİR TANESİNİN YAPTIĞI BAŞVURUDA DİĞER MİRASÇILARIN DA YARARLANABİLECEĞİ

Türk Medeni Kanunu 640,701 ve 702  hükümlerinde düzenlenmiş bulunan elbirliği ortaklığında ortaklardan her birinin birlikte hareketi gerektiren yönetim ve tasarruf işlemleri dışında kalan, mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma ve yararlanma haklarının korunmasına veya mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma ve yararlanma haklarının kullanılamaması sonucu ortaya çıkan durumun bertaraf edilmesine/tazminine yönelik müracaatta bulunabileceği ve bu müracaatlardan da bütün ortakların/diğer mirasçıların yararlanabileceğinin anlaşıldığı, bu durumda, davacıların mirasçı sıfatından kaynaklı hakları dolayısıyla sahip oldukları taşınmazların 5233 sayılı Kanun kapsamında zararının hesaplanarak miras payları oranında zararlarının karşılanması gerekir. Dolayısıyla mirasçılardan birisinin başvurusu yeterli olup diğer mirasçıların başvurusunun süresi içinde yaptığı bir başvurunun olmadığı yönlü gerekçe ile işlemler tesis edilmesi hukuka aykırı olacaktır.(EK 14 Danıştay 15.Daire 2019/5015
Karar No : 2021/2938 sayılı ilamı)

 

K- VATANDAŞLARA BİRİNCİ BAŞVURULARA ESAS ALINMIŞ VERİLER ÜZERİNDEN ÖDEME ÖNERİSİNİN YAPILMASI

Birinci etap ödemelere esas alınmış ve çoğu yerinde tespit edilerek kayıt altına alınmış veriler üzerinden vatandaşlara ödeme önerisi yapılması çoğu vatandaş tarafından kabul edileceği tarafımızdan öngörülmekle; bu yöntemin iş yükünün büyük oranda eritilmesine katkı sunacağı düşünülmektedir.

 

L-SON DÖNEMLERDE JANDARMANIN YAZDIĞI SOYUT, NESNEL ÖLÇÜLERE DAYANMAYAN VE HUKUKA AYKIRI YAZI CEVAPLARININ İŞLEME ESAS ALINMAMASI GEREKİR

Her yerleşim yerinin boşalmasının bir hikayesi vardır. Şırnak İlinde boşalmış köylerin tamamının  mevcut olan güvenlik sorunu ya da ciddi boyutlara varan güvenlik kaygısı sebebiyle boşaldığı su götürmez bir gerçektir. Gelen cevabi yazıların bazıları objekit ölçülere dayandığı için  boşalmaların 5233 Sayılı yasa kapsamında olduğu kanaati verecek şekilde hazırlanmış, bazı cevabi yazılar ise aynı yerlere ilişkin olduğu halde salt başvurucular istifade edemesin diye subjektif kaygılar ile bir öncekinden farklı olacak şekilde yazıldığı görülmektedir. Burada verilen cevapların çoğunda güvenlik probleminden  dem vurulur ise ‘’devlet suçlanabilir’’ kaygısı egemen olduğu için ‘’vatandaşın ekim dikim faaliyeti yapmasında sakınca yoktur, vatandaş kendi isteği ile yerleşim yerini terk etmiştir, sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı köy boşalmıştır’’ ibareleri bol bol kullanılarak gerçeğin hilafına yazılar yazıldığı görülmektedir. Oysa bir köyün tamamının  sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı tamamen boşaldığı görülmemiş ya da çok az görülmüştür. İlimiz genelinde uzun yıllardan beri muhtelif bölgelerde istikrarlı bir şekilde askeri yasak bölge ilanları duyurulmaktadır. Bu ilanlarda çoğu vakit giriş çıkışlar izne tabi tutulmakta can ve mal güvenliğinin temini için çoğu aktivite yasaklanmaktadır. Herhangi bir arama motorundan bu durum sorgulandığında yasak ilanı olmayan bir dönemin olmadığını gösterilecek yüzlerce linkten anlayabiliyoruz. Başvurulara konu bölgelerin büyük çoğunluğu muhtelif zamanlarda ilan edilen yasak bölgelerin içinde kalmaktadır. Yazılan yazılarda işin psikolojik boyutu, vatandaşın kendisini ve yapacağı ekonomik faaliyeti güven içinde his etmesi gereğinin 5233 Sayılı Yasa ve içtihatlar nezdindeki yeri görmezden gelinmektedir. Aynı yerleşim yerine birbiri ile çelişmekte olan onlarca yazılar söz konusudur. Vilayet makamından dileğimiz iki farklı yabancı ülkeye sınırdaş olan ilimiz kırsalının güvenlik konsepti içindeki özel yeri ve konumunun gözetilmesi, gelen çelişik ve tutarsız somut belge ve bilgiye dayanmayan yazılara itibar edilmemesidir. Yerleşim biriminde köy , mezra ve mevki bazında elektrik, eğitim, diyanet, seçim, yol vs gibi hizmetlerin verilip verilmediği verilmişse ne zamandan beri verildiğinin araştırılması suretiyle gerçeğe ulaşmak şansı her zaman vardır. Hal böyle iken jandarmanın somut belge ve bilgiye dayalı olmayan çelişik cevaplarına itibar edilmemesini dilemekteyiz. Emsal olması bakımından Danıştay 10.Dairesinin 2019/9691Karar : 2021/2494 sayılı ilamını EK 15 Te sunuyoruz.

 

M-) SADECE İDARENİN LEHİNE OLAN DEĞİL, İDARENİN ALEYHİNE Ve VATANDAŞIN LEHİNE OLAN KANUN, YÖNETMELİK, YARGITAY VE DANIŞTAY KARARLARININ DA UYGULANMASINI TALEP EDİYORUZ. 

 

Örneğin; 

5233 Sayılı yasanın 8.maddesi “... arazi zararlarının kamulaştırma kanununun 11.maddesine göre tespit edileceğini…” yazmıştır.

Kamulaştırma Kanununun 11. Maddesi f bendi “..arazilerin yıl bazında getireceği “NET GELİR” yöntemine göre bedellendirileceğini..” yazmıştır. 

 

BU KANUN MADDELERİNE GÖRE İDAREYE DÜŞEN GÖREV, kanunun 2.maddesinde belirtilen başvurucu vatandaşın gerçek zararının tespit edilmesidir. Bu zarar miktarı tespit edildikten sonra artık sulh olma ve pazarlıklar aşamasına başlanılmış olacaktır. Asıl olması gereken budur. 

Oysa idare, hangi yönteme göre zararın tespit edildiği belli olmayan bir anlayışla hareket etmektedir. İdarenin Hangi kriterlere göre hareket ettiği belirsizidir. Tamamen Koordinatör Vali Yardımcılarının inisiyatifi ve vicdanına göre bu zarar miktarları belirlenmektedir. Bu da her yeni gelen Koordinatör Vali Yardımcılarının farklı farklı uygulamalarına sebep olmaktadır. 

 

TALEBİMİZ;

GERÇEK ZARAR MİKTARININ 5233 Sayılı Yasanın 8.maddesinin atıfta bulunduğu Kamulaştırma Kanunun 11.maddesine göre belirlenmesidir. İdarenin lehine ya da aleyhine bile olsa kanun, Yönetmelik, Danıştay ve Yargıtay kararlarının birebir uygulanmasıdır. 

 

 

N-) AVUKATLARIN SULHNAME ÇIKANA KADAR SÜRECE DAHİL EDİLMESİ TALEBİMİZ VARDIR: 

 

Köyde Keşifler yapıldıktan sonra sulhname çıkana kadar avukatlar sürece dahil edilmemektedirler. Neyin tespit edildiğini ancak sulhname ile öğrenilebiliyor. 

Keşif yapılıp sulhnameler düzenlenme aşamasına gelene kadar da avukatların sürece dahil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Başvurucu şahıslara ait malvarlıklarının raporlama aşamasında da avukatların, teknik bilirkişilerin yanında olması gerektiğini düşünüyoruz. Malvarlığının işlenip işlenmediği ya da eksik işlenmesi ihtimali de göz önüne alındığında raporların avukatlar tarafından da kontrol edildikten sonra sulhname düzenlenmesi aşamasına geçilmesi  gerektiği kanaatindeyiz. 

Yine Kanunun amacı, sulh olmaktır. Tespit edilen zararlara ilişkin zarar miktarı hesaplandıktan sonra Sulhnameler düzenlenmeden önce, bu miktar zararların avukatlara bildirilmesi ve buna göre bir pazarlık yapılması ve ondan sonra anlaşılan rakamlar üzerinden sulhname düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

 

O-)  SINIR UYUŞMAZLIĞI BULUNAN KÖYLERLE İLGİLİ ÇÖZÜM ÖNERİSİ: 

 

Özellikle Beytüşşebap ve Şırnak merkez köylerinde kadastro yapılmamış köylerin bazılarında sınır anlaşmazlığı bulunmaktadır.  Sınır anlaşmazlığı bulunan köyler için şu yol izlenebilir

Tapu Müdürlüklerinde eski Köy Sınır Kayıt Defterleri (Hudutname) bulunmaktadır. İlgili Tapu Müdürlüklerinden bu Köy Kayıt Defterlerinin bir sureti istenmelidir. Bu Köy Sınır Kayıt Defterlerinde her köyün sınır noktaları eski yer isimleri ile belirlenmiştir. Anlaşmazlığı bulunan köylerden ayrı ayrı olmak üzere yaşlı insanlardan mahalli bilirkişiler tespit edilip, Bu yer isimleri bu mahalli bilirkişilere tespit ettirilmelidir. Tespit edilen yerlere göre köyler arasındaki sınırlar bu şekilde belirlenmiş olacaktır.

 

SONUÇ OLARAK; 

Her olayın yargıya intikaline mahal verilmeden bir sulh müessesi olan komisyonda çözülmesi en temel dileğimizdir. Yıllardır süregelen iş yoğunluğu ve karara bağlanamayan başvurular sebebiyle yaşanan mağduriyetlerin komisyonlarımız uhdesinde çözülmesi, maliye hazinesinin ekstra külfetler altına sokulmaması, bu anlamda sulh olma noktasında vatandaşın mağduriyetinin biraz daha gözetilmesi ve bu konularda daha fazla inisiyatif alınması bu suretle gerek vatandaşların ve gerek ise meslektaşlarımızın yargı yoluna gitmelerinin asgari seviyeye çekilmesi hepimiz açısından önem arz etmektedir.

                             

Saygı ile arz ederiz. 

 

29.03.2024
AV. ROJHAT DİLSİZ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.