Midyat Cezaevi Hk. Rapor

 

ŞIRNAK BAROSU

 

 MİDYAT M TİPİ C.EZAEVİNDEKİ AÇLIK GERVİNE İLİŞKİN TESPİT VE GÖZLEM RAPORU

 

1. Giriş

 

Türkiye Genelindeki cezaevlerine siyasi tutukluların 48 gün önce başlattıkları açlık grevine ilişkin Baromuzca 20.10.2012 tarihinde basın açıklaması yapılmıştır. Ancak insan ölümüne ve sakatlanmasına yol açabilecek derecede ciddi olan bu açlık grevi eyleminin önemi nedeniyle yapılaması gereken çok şeyin olduğu düşünülerek Cezaevindeki açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlülerle görüşülüp yerinde durum tespiti ve gözlem yapıp açlık grevindeki inanların son durumlarını ve taleplerini Kamuoyuyla paylaşmak üzere Şırnak Barosu avukatlarınca Midyat M Tipi, Ceza evini ziyaret etmek kararı alınmıştır.

 

 

2. Ziyaret Günü: 28.10.2012

 

3. Ziyarette Katılan Şırnak Barosu Avukatları:

1-      Av. Nuşirevan ELÇİ

2-      Av. İdris TANIŞ

3-      Av. Aziz TOKAY

4-      Av. Mesut GEREZ

5-      Av. Hüsnü ŞAVLUK

6-      Av. Savaş TANIŞ

7-      Av. Rahşan GÜLEÇ

8-      Av. Mesut ÖKTEN

9-      Av. Hakim TANIŞ

10- Av. Yusuf BİNİCİ

11- Av. Engin BALTA

12- Av. Emirhan UYSAL

13- Av. Hüsnü Kaplan

14- Av. Cihan GÜÇLÜK

15- Av. Veysel VESEK

16- Av. Hakzan SADAK

17- Av. Osman CİNGÖZ

18- Av. Ruken TAYŞUN

19- Av. Erdal KONUR

20- Av. Cevat KONUR

21- Av. Mustafa BİLEN

 

4. Ziyaret Edilen Açlık Grevindeki Tutuklular:

1-      Ayşe KARA

2-      Mustafa AYHAN

3-      İlyas DEMİR

4-      Emrah ASLAN

5-      Givana MEHMET ALİKO

6-      Derya MOREY

7-      Kemal ONAR

8-      Elif ULUDAĞ

9-      Bahtiyar KEMAL HASAN

…/…

 

 

…2…

 

5. Hükümlü Olduğu İçin Görüşülemeyen Açlık Grevindekiler

1-     Mazlum DİLEK

2-      Şadiye MENAP

3-      Ferda İLDAN

 

6. Ziyaret Amacı:

1-      Açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlarını yerinde görüp gözlemlemek ve tespit etmek

2-      Açlık grevindeki insanlara yaşamları için zaruri olan tıbbı tedavi ve ilaç desteğinin sağlanıp sağlanmadığını tespit etmek

3-      Açlık Grevindeki insanların taleplerinin neler olduğu ve karşılanabilirliğini değerlendirmek

4-      Açlık Grevindeki İnsanların Sivil Toplum örgütlerinden ve Kamuoyundan beklentilerinin ve eleştirilerinin neler olduğunu tespit etmek

 

7. Yapılan Tespitler

  1. Açlık grevinde bulunan hemen hemen tüm tutukluların genel olarak; baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, dikkatsizlik, kanama, halsizlik, göz kararması, ayakta duramama, konuşmada güçlük çekme şikayetlerinin olduğu hem beyanlarından hem de gözlemlerimizden tespit edilmiştir. Görüşülemeyen Hükümlülerden Mazlum DİLEK’İN konuşamama ve bilinç kaybı gibi çok daha ciddi rahatsızlıklarının olduğu tarafımıza iletilmiştir.
  2. Açlık grevindeki Eyemciler, revire gitmeyi redettikleri için ilk 6 gün kendilerine Tıbbı tedavi uygulanmadığını, 12. günden sonra  B1 Vitamin desteğinin verildiğini ancak verilen ilaçları ücret karşılığı alabildiklerini  beyan etmişlerdir.
  3. Açlık grevindeki İnsanların; açlık grevlerinin temelinde Kürt Sorunu olmakla birlikte açlık grevinin sona erdirilmesi için öncellikli olarak iki konuya çözüm getirilmesi gerektiği noktasında taleplerini beyan etmişlerdir.

 

Bu talepler:

a-      Kürt Dili üzerindeki baskıların ve engellemelerin kaldırılarak Kürt dilinin yasal koruma altına alınması, Mahkemeler, Kamu Kuruluşları ve Tüm Resmi ve gayri resmi alanlarda kullanılmasına yönelik yasal düzenleme yapılması,

 

b-     Kürt Sorunu konusunda adım atabilecek bir pozisyonunda olan ve Kürtlerin Büyük çoğunluğu tarafından kabul gören  Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki tecrit koşullarının düzeltilmesi, ev hapsi gibi değişik çözüm yollarının getirilmesi talep edilmektedir.

 

c-      Ayrıca Diğer Tüm tutuklu ve hükümlülerin yaşam koşullarının iyileştirilmesini, iletişim haklarının daha iyi bir seviyeye getirilmesini istemektedirler.

 

d-     Açlık grevindeki insanlar; Özellikle Türk aydınlarının, yazarlarının, Demokrat olarak bilenen çevrelerin bu açlık grevine yeterince duyarlılık göstermediklerini, basının, köşe yazarlarının açlık grevi konusunu yeterince işlemedikleri, Baroların ve avukatların zamanında ziyaret etme konusunda geç kaldıkları konusunda şikayette bulundukları gözlemlenmiştir. Bu eksikliklerin giderilmesi ve taleplerinin karşılanması konusunda hükümet nezdinde baskı grubu oluşturulmasını arzu etmektedirler.

 

…/…

 

 

…3…

 

8. SONUÇ     :  Baromuzca yapılan değerlendirmede Siyasi Tutuklu ve Hükümlülerin taleplerinin yasal ve karşılanabilir olduğu değerlendirilmiştir.

Şöyle ki;

            Görüşme sırasında yukarıda belirtilen hususlarda eylemdeki kişilerden alınan beyanlar, görüşmeyi yapan avukatlarca tutanakla tespit edilmiştir. Söz konusu tutanaklar şahısların kişisel –yargılanmaları ile ilgili detaylı  bilgiler içermektedir.

 

 

 

a-       Ülkenin yoğun bir nüfus bölümünün anadili olarak kullandığı tarihi bir dil lan Kürtçe Dilinin, kamusal alanda kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması için yasal altyapının biran önce oluşturulması ve bu yönlü somut adımların atılması gerekliliği açıkça ortadadır. Bu olgu demokratik, sosyal hukuk devleti olma koşullarının olmasa olmazıdır.

 

b-      Uluslararası yasal düzenlemeler:

 

Lozan Antlaşması 39. Madde: “Devletin resmi dili bulunmasına rağmen Türkçe’den başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun kolaylıklar sağlanacaktır”  

 

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme

 

17/d maddesi “Kitle iletişim araçlarının azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler.”

 

20/3 maddesi  …. Çözümler düşünülürken, çocuğun yetiştirilmesinde sürekliliğin korunmasına ve çocuğun etnik, dinsel kültürel ve dil kimliğine gerek saygı gösterilecektir.

 

29/c maddesi “Çocuğun anne-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı, veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygının geliştirilmesi”

30 madde “Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.

 

Buna benzer uluslar arası anlaşmalar ve Türkiye’de 20 milyonu aşkın Kürt Vatandaşın olduğu gerçeği karşısında bu taleplerin haklı olduğu ve en kısa zamanda Kürtlerin doğal olan bu hakkının tanınması gerektiği düşünülmektedir.

 

c-       Abdullah Öcalan Üzerindeki Tecridin Kaldırılmasına Dair Talep:

 

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında ki kanunun 59/1.maddesi “Hükümlü, avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde avukatları ile vekaletnamesi olmaksızın en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir. Eğer Vasiden alınmış bir vekaletname varsa görüşme konusunda sınır bulunmamaktadır.

 

…/…

 

 

…4..

 

 

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında ki kanunun 59/5.maddesi “Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve karşılıklılık esasına uygun olmak koşuluyla, yabancı ülkelerde haklarında soruşturma veya kovuşturma yapılmakta olan, yabancı ülke veya uluslararası yargı mercilerinde dava açmak isteyen, leh veya aleyhine açılmış davası olan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlülerle yabancı uyruklu avukatları, bu

soruşturma ve kovuşturma, açılacak veya açılmış davalarla sınırlı olmak ve vekaletname sunmak koşuluyla görüşebilirler. Vekaletnamesi olmayan yabancı uyruklu avukatlar, hükümlü ile Türkiye barolarına kayıtlı bir avukatla birlikte görüşme yapabilirler. Abdullah Öcalan’la ilgili AİHM de devam eden davalar olduğu düşünüldüğünde yasal açıdan Avukatlarının Abdullah Öcalan’la görüşmelerinde bir engelin olmadığı açıkça ortadadır. Bu yasal düzenlemeye rağmen Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla Kosterin bozukluğu, hava şartlarının elverişli olmaması gibi çeşitli bahanelerle görüştürülememesi yasal olmayıp toplumu germektedir. Bu açıdan Açlık grevindeki eylemcilerin bu yönlü talepleri de herhangi bir yasal değişikliğe gereksinim duyulmaksızın mevcut yasaların uygulanmasıyla gerçekleştirilebilecek bir talep olarak durmaktadır.   

 

Ayrıca Abdullah Öcalan’ın; Kürt Sorunun çözümü ve Silahların susturulması konusundaki görüşlerinin son derece etkili olacağı, kamuoyu, devlet yönetiminin tüm kademelerince bilinen bir gerçektir.

Bu anlamda Abdullah ÖCALAN’ ın da çözüm sürecine dahil edilmesi, gerekli görüşmelerin yapılabilmesi açısından taleplerde geçen tecrit uygulamasına son verilmesi kendisi ile görüşülmesi gerektiği zaruretini ortaya koymaktadır.

 

 

Şırnak Barosu olarak; ulusal gündemi işgal eden ve her şeyin üstünde olduğuna inandığımız insan hayatını ilgilendiren bu sorunun aşılması için yukarıda tespit ettiğimiz olgular dikkate alınarak biran önce somut adımların atılması gerekliliği tüm kamuoyuna önemle duyurulur. 28.10.2012

 

                                                                                                                                                                                           ŞIRNAK BAROSU