"Uludere'yi Konuşuyoruz 2" Toplantısı
'Uludere'yi konuşuyoruz'
28 Nisan 2012 Cumartesi 19:38
Üzerinden 120 gün geçen ancak failleri henüz ortaya çıkarılmayan Roboski katliamına ilişkin Türkiye Barış Meclisi, Taksim Hill Otel'de "Uludere'yi konuşuyoruz 2 Unutmadık" isimli toplantı düzenlendi.
Üzerinden 120 gün geçmesine rağmen hâlâ aydınlatılmayan Roboski katliamını yeniden gündeme getiren Türkiye Barış Meclisi, "Uludere'yi konuşuyoruz 2 unutmadık" isimli toplandı düzenledi. Toplantıya katılanlardan Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Kürtlerin eşit yurttaşlık temelinde görülmediği sürece yaşanan sorunların devam edeceğini ve daha trajik olayların yaşanabileceğini söyledi. MAZLUM-DER Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cüneyt Sarıyaşa ise, Kürt sorunun düşmanlık konsepti ile çözülemeyeceğini dile getirdi.

Üzerinden 120 gün geçen ancak failleri henüz ortaya çıkarılmayan Roboski katliamına ilişkin Türkiye Barış Meclisi, Taksim Hill Otel'de "Uludere'yi konuşuyoruz 2 Unutmadık" isimli toplantı düzenlendi. Toplantının Moderatörlüğünü Prof. Dr. Gençay Gürsoy yaparken, Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, iş adamı İbrahim Betil, MAZLUM-DER Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşa, Radikal Gazetesi yazarı Ezgi Başaran, Şırnak Barosu Başkanı Nüşirevan Elçi konuşmacı olarak katıldı. Toplantı öncesinde katliamda yaşamını yitirenlerden Selam Encü'nün annesinin hikayesini anlatan "Selam'ın annesi" isimli belgesel katılımcılara izletildi.

'Bu çocukların yüzlerini unutarak 23 Nisan'ı kutladılar'

Moderatör Gençay Gürsoy, katliamdan sonra özür dilenmediğini ve olayın gerçekten takip edileceğine dair bir şey söylenmediğini belirterek, "23 Nisan Meclis Başkanı'nın yaptığı kabul törenini izledik televizyonlarda. Başbakan, Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı ve yüksek rütbeli subaylar huzur içinde çocuk bayramını kutladılar. Bu çocukların yüzlerini unutarak. Aklımızda bir tek şey kaldı. Yakınlarda Meclis grubunu ziyaret etti aileler. İktidar partisinin grup başkan vekili 'beni sinirlendiriyorsunuz' dedi. İktidardan aklımızda kalan bu olayla ilgili son söz bu" dedi.

Gök: 34 kişinin TC yurttaşı olduğunu kimse kavrayamadı

Gürsoy'un ardından Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu Üyesi Levent Gök söz aldı. Katliamla ilgili komisyondaki çalışmalara ilişkin bilgi veren Gök, daha baştan Türkiye'de herkesin bir "terörist grubun" öldürülmüş olabileceği algılaması yaratıldığını belirtti. Herkesin bu algılamaya daha baştan hazırlıklı hale getirildiğini ifade eden Gök, zaman ilerledikçe kaçakçıların içinde "teröristler" olabileceği algılamasının yaratılmaya çalışıldığını ve Türkiye'de hiç kimsenin bu 34 kişinin gerçek kimliğini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttaşı olduğunu ilk olarak kavrayamadığını söyledi. Sistematik bir şekilde bu algılamanın oturtulduğunu belirten Gök, bu algının tüm çabaya rağmen değişmediğini söyledi.

'Tüm devlet yetkilileri 23.00 itibariyle her şeyin farkındaydı'

Bütün devlet birimlerinin 28 Aralık akşamı 23.00 itibariyle orada olan bitenden haberdar olduğunu vurgulayan Gök, "Bu gerçek paylaşıldı mı? İnanın gerçek buydu. İnanın bir şeylerin kötü gittiğine dair konuşmalar, irtibatlar yapılmıştı. 23.00 itibariyle devlet, askeri yetkililer, herkes orada ölen 34 kişinin terörist değil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu biliyordu" diye konuştu. Olayın trajediye dönüşmesinin nedenlerinden birini halktan gerçeklerin gizlenmesi olduğunu ifade eden Gök, 3-5 dakikada açıklanması mümkün olan gerçeklerin 3-5 ay geçmesine rağmen ortaya çıkmadığını hatırlattı.

'Cevaplanması gereken sorular'

Komisyonda izledikleri Heron görüntülerine ilişkin de değerlendirmelerini aktaran Gök, "Bu görüntülerin hangi organ ve kim tarafından değerlendirildiği, yaşamını yitirenlerin "terör örgütüne" mensup olduğu tayinini kimin yaptığı, gelenlerin düşman unsur olduğuna kimi karar verdiği, vur emrini kimin verdiğini, sınır ötesi yapılan operasyondan siyasi iktidarın izni olup olmadığı sorularının yanıt beklediğini" söyledi.

"4 ay değil 4 dakikada çözülür'

Olayın yaşanmasından sonra Başbakan'ın bölgeye gitmemesini de eleştiren Gök, "Başbakan neden gitmemiştir? Bu sorular cevaplandırılmalı. Bunlar bırakın 4 ayı, 4 haftayı, 4 günü 4 dakikada cevap verilecek sorulardır" dedi. Katliamın ardından Kaymakam'a yapılan saldırıyla ilgili "insan öldürmeye teşebbüsten" 5 kişinin tutuklandığını, 2 kişinin serbest bırakıldığını, ardından 1 kişinin daha tutuklandığını hatırlatan Gök, bu olayla ilgili tutuklama ve gözaltıların olduğu bir soruşturma yürütülürken, 34 kişinin katledildiği olaya ilişkin soruşturmanın yürümemesinin adalet duygusunu zedelediğini ifade etti.

'Roboski'nin de sonrasında olacakların da sebebi Kürt sorunudur'

Gök'ün ardından konuşan Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi de, bu olayın ve bundan öncekilerin daha sonra yaşanacakların da Kürt sorununun çözülmemesinden kaynaklandığına dikkat çekti. Kürtlerin eşit yurttaşlık temelinde anayasada yer almadığı sürece bu sorunların devam edeceğini belirten Elçi, daha trajik olayların yaşanabileceğini kaydetti. Başbakan'ın çıkıp olayın aydınlatılacağı ve sebep olanların en ağır şekilde cezalandırılacağı yönünde açıklama yapması halinde soruşturmanın bu kadar uzamayacağını da belirten Elçi, "Özel yetkili savcının bu soruşturmayı yürütemeyeceği kanaati oluştu bende. Parlamento, siyaset, yürütme bunları teşvik etmese, sivil toplum kuruluşları baskı yapmazsa soruşturmanın sonuna kadar gideceği inancı bende kalmadı. En büyük çelişki kimin PKK'li kimin kaçakçı olduğu bilinmektedir. Orada yüz yıldır kaçakçılık olduğunu bilmeyen insan yoktur" diye konuştu.


"Kürt sorunu düşmanlık konseptiyle çözülmez!"

MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cüneyt Sarıyaşa ise, Roboski'de gelenlerin "terörist" oldukları gerekçesiyle vurulmasına dikkat çekerek, devletin kendisine silahlı muhalefet gösteren yurttaşlarına karşı, kendi egemenliğini yok etmek veya kuşatmak isteyen başka bir devletle savaşımı gibi davranmaması gerektiğini hatırlattı. Sarıyaşa, devletin tüm yurttaşlarının her şekil ve şart altında yaşam bütünlüğünü korumak zorunda olduğunu hatırlatarak, "Velev ki suçlular. Devletin mağarada kıstırdığı silahlı muhalifleri öldürme yetkisi de yoktur. O da suçtur. Devlet vatandaşa böyle gitmez. Giderse öyle vatandaşlık olmaz. Bölücü. Velev ki bölünmeyi ele alan siyasal taleplerde olsa devletin sorumluluğu yok etmek üzerine kurulmamalıdır. Sorunları Dersimden Uludere'ye taşıyan budur. Bu memlekette devleti yıkmaya, farklı coğrafyada devlet kurmaya yönelen vatandaşları da olsa onlarla halkların birliğini oluşturma zorunluluğu vardır. Yoksa onları yok ederek kendisini var etmesi akıl tutulmasıdır. Biz Kürt sorununun bu temelde düşmanlık konsepti içinde yürütülmesine karşıyız" dedi.

Başaran, Kürt basınını görmezden geldi

Yazar Ezgi Başaran ise, Uludere ve Medya konulu bir sunum yaptı. Başaran sunumuna Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ana akım medya temsilcileriyle görüşmesinin ardından gazete manşetlerini ekrandan gösterdi. Gazetelerin savaş çığırtkanlığı yapan manşetlerini "Toplantı başarılı olmuş" şeklinde ironik dille anlatan Başaran, Roboski katliamında da ana akım medyanın tavrını eleştirdi. Ancak, katliamı Türkiye'de ilk olarak kendi çalıştığı gazetenin verdiğini savunan Başaran, o gece çalıştığını ve Türkçe yayın yapan ajanslar da böyle bir şey görmediğini yabancı ajanslardan haber alarak sabah 08.58'de haberi girdiklerini söyledi. Başaran, katliamı ilk olarak 29 Aralık gecesi Dicle Haber Ajansı ve Fırat Haber Ajansı tarafından gece 01.52'de "Savaş uçakları köylüleri vurdu: 20'ye yakın ölü" başlığıyla vermesini ve ardından olay yerine giderek tüm ayrıntıları dünyaya duyurmasını görmezden geldi. / Diha