BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 6.07.2017| Okunma Sayısı: 3137

BASINA VE KAMUOYUNA

 

   Şırnak Barosu olarak ülkemizde ve bölgemizde vuku bulan ve toplumun tüm kesimlerini derin endişelere gark eden temel meseleler ile ilgili kamuoyunu bilgilendirmeyi görev ve sorumluluk addetmekteyiz.

   Bilindiği üzere 15 Temmuz 2016 tarihinde demokratik düzene kast etmek isteyen darbe girişimi, iktidarı ve muhalefetiyle siyaset kurumunun ortak tavrı, basın ve medyanın duyarlılığı, toplumun tüm kesimlerinin ortak çabası ile bertaraf edilmiştir. Yakın tarihi birçok darbe ve darbe teşebbüsü ile örselenen ve bu acı tecrübeden ders alan ülkemiz darbecilere demokrasinin vazgeçilmez bir değer olduğunu tekrar hatırlatmış ve demokratik düzene sahip çıkmıştır.

   Demokrasi, demokratik düzen, hukuk devleti, hukuki güvenlik bir toplumu geleceğe taşıyan, hak ve özgürlükleri teminat altına alan temel değerlerdir. Bu itibarla hak ve hukuk arayışında meşru ve demokratik düzen içerisinde herkes hakkını arayabilmeli ve hukuktan eşit şekilde yararlanmalıdır. Farklılıkların barış içerisinde bir arada yaşaması ancak hukuk devletinin tesis edilmesi ve demokratik bir düzenin inşası ile mümkündür. Türkiye gibi, çok kimlikli, çok kültürlü, çok din ve mezhepli, siyasal olarak farklı tercihlere sahip bir toplumu bir arada tutan birleştirici unsur demokratik hukuk düzenidir. Toplumun daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük talep ettiği bu kritik dönemde darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen Ohal rejimi ve bu kapsamda yayımlanan kanun hükmünde kararnameler hukuki güvenliği zedeleyen ve toplumun tüm kesimlerini endişelendiren uygulamalara sebebiyet vermiştir. Darbelerle, darbecilerle mücadele hukuk içerisinde suç ve suçlu ayrımı gözetilerek yapılması gereken bir devlet refleksi olmalıdır. Darbe ile mücadele her türlü muhalefeti sindirme aracına dönüştürülmemeli ve farklı toplum kesimlerinin cezalandırılmasına vasıta yapılmamalıdır.

   Hükümetin ülkenin temel sorunlarını çözmek konusunda yakın geçmişte göstermiş olduğu irade kararlılıkla sürdürülmesi gereken ve hayati önem arz eden bir role işaret etmektedir. Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin gündemini işgal eden önemli sorunların polisiye tedbirlerle ve güvenlikçi politikalarla çözülmeyeceği geçmiş tecrübelerle sabittir. Bu nedenle toplumun büyük bir kesiminde umut ve heyecan uyandıran ve taraflı tarafsız herkesin takdir ve teveccühünü kazanan “çözüm süreci”ne tekrar dönülmesinde yarar bulunduğu kanaatindeyiz. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması ve akabinde onlarca milletvekilinin tutuklanması Kürt sorununu kriminalize etmek dışında bir amaca hizmet etmemektedir. Zira, çoğulcu bir demokraside sorunların çözüm adresi herkesin temsil edildiği ve kendini ifade edebildiği parlamento çatısıdır. Bu itibarla Kürt sorunun şiddet sarmalından kurtarılması ve diyalog kanallarının yeniden açılması gerektiğini bir kez daha vurgulamakta yarar görmekteyiz.

   Çatışmalı döneme geri dönülmesi her açıdan büyük kayıpların yaşanmasına, huzur ve güvenliğin yok olmasına kapı aralamaktadır. Kent merkezlerinin çatışma alanı olarak seçilmesi ve çatışmaların sivillerin yaşadığı mahallere taşınması telafisi olmayan can kayıplarının yaşanmasına yol açmaktadır. Özellikle son günlerde Ak parti yöneticilerinin ve sivil insanların öldürülmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Hiçbir sebep ve gerekçeyle sivil insanların öldürülmesi meşru gösterilemez.

   Demokratik ve meşru zeminde ülke sorunlarının çözülmesi için parlamentoya işlerlik kazandırılması ve bütün sorun alanlarının toplumun yararları düşünülerek hiçbir ötekileştirme ve ayrımcılığa yer verilmeden çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmasında yarar bulunduğunu düşünmekteyiz. Şiddetin, hukuk dışı yol ve yöntemlerin topluma ve ülkeye kazandıracak bir tarafı bulunmadığı aşikardır. Bu sebeplerle siyasetin toplumu katman ve kategorilere ayrıştıran kutuplaştırıcı dilinin yumuşatılması ve devletin kıble olarak hukuku, adaleti sorunların çözüm yöntemi olarak dikkate alması gerekmektedir.

   Tüm bu değerlendirmeler ışığında, ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada yerleşik hale gelen şiddet ortamından kendini uzaklaştırması, toplumun normalleşebilmesi için OHAL rejiminin sona erdirilmesi ve çözüm sürecinde diyalog yolunun açılması, çağdaş bir hukuk devleti anlayışı ile her alanda büyüme için Avrupa Birliği üyeliği başta olmak üzere batı ile ilişkilerin yeniden gündeme alınması gerektiğine inanmaktayız.

   Şırnak Barosu olarak daha önce olduğu gibi bundan sonra da elimizi taşın altına koymaya hazır olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla duyuruyoruz. 06/07/2017

ŞIRNAK BAROSU BAŞKANLIĞI

20.04.2024
AV. ROJHAT DİLSİZ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.